Ruh gücünün varlığı hissediliyor… ama henüz tam anlamıyla uyanmamış durumda. Bankai’nin potansiyeli derinlerde bir yerde yatıyor, ama onu gün yüzüne çıkarmak için yıllarca süren disiplin, kararlılık ve mücadele şart. Şu anki seviyenle belki birkaç Hollow’u alt edebilirsin ama gerçek bir savaşta henüz hazır sayılmazsın.
Unutma: En güçlü Bankai’ler bile bir yerden başlar… ve senin hikâyen daha yeni başlıyor.

Zanpakuto’nla aranda bir bağ oluşmuş durumda. Bankai’ni belli durumlarda çağırabiliyorsun ve bu seni düşmanlarına karşı tehlikeli biri yapıyor. Ruh gücün kontrol edilebilir düzeyde ama hâlâ gelişmeye açık. Bir savaşta taktiklerini doğru kullanırsan galip gelmen mümkün.
Sen, bir Shinigami olarak saygı görmeye başladın. Artık gölgelerde değil, savaş meydanında adından söz ettiren birisin.

Artık sıradan Shinigamilerle aranda dağlar kadar fark var. Zanpakuto’n seni tamamen kabul etmiş ve Bankai formunu mükemmelleştirmiş durumdasın. Savaş alanında adım attığın an düşmanlar geri çekiliyor, müttefiklerinse sana sırtını rahatça emanet ediyor.

Sen, Seireitei’nin kaptanlarından biri gibi bir güç odağısın. Bu seviyeye ulaşan çok az kişi olur… ve sen onlardan birisin.

Ruh Krallığı’nda ismin neredeyse kutsal bir korkuyla anılıyor. Bankai’ni sadece bir kez kullanman bile tüm bölgeyi yakıp kül etmeye yeterli. Düşmanların gözlerine bakmaya bile cesaret edemez. Tıpkı Yamamoto Genryūsai gibi, sadece varlığınla dengeyi sağlıyorsun.

Sen, savaşın tanımı haline gelmiş bir figürsün. Senin gücünle tartışmak, ölümle dans etmeyi göze almak demek.

Zanpakuto’n artık sadece bir silah değil; senin bir parçan, senin özünsün. Bankai seviyen öyle bir noktaya ulaştı ki gerçeklik senin iradene boyun eğiyor. Zamanı yavaşlatabilir, alanları bükebilir, hatta varlık ile yokluk arasındaki perdeyi aralayabilirsin.

Sen, Ruh Krallığı’nın bile korktuğu bir varlıksın. Bir efsane değil, bir mit… Bir tanrı…
Bankai’nin varlığı bile evrenin kurallarını yeniden yazabilir.